Her Misafirin Kral Olduğu Ülke Nijer
Nijer ile Nijerya çok karışıtırılır. "Aradaki fark neymiş, farkı bir de ben göreyim", düşüncesiyle Nijerya’dan Nijer’e de geçtim bir seferinde. Aradaki fark sadece, “ia” harfleri değilmiş . Öncelikli olarak Nijerya’dan yukarı çıktıkça Müslümanlık oranı artıyor ve Nijer’in yüzde 98 ‘i Müslüman. Ten renkleri de hafif silikleşirken gözleri daha bir belirginleşir.
Nijer ve Nijerya adını iki ülkenin topraklarını sulayan Nijer Nehri’nden almış . Nijer Nehri Afrika’nın üçüncü , Batı Afrika’nın en büyük nehri. Asıl adının Büyük Nehir , Ulu nehir , Nehirlerin Nehri anlamının taşıdığı söylense de bir başka rivayet de “Niger” adının ‘Negro ‘ ile aynı kökten geldiği “ siyah” anlamında olduğudur.
Nijer topraklarının yarısı çöl ve savan . Nüfus 18 milyon civarı deniliyor ama şehirler belki bu nüfusun yüzde 10’unu barındırıyor. Genel olarak halk, kırsal kesimde yaşıyor . Nüfusun topraklara oranı da çok düşük , insanlar çok dağınık yaşıyor. Halkın %95 ‘i tarım ve hayvancılıkla geçiniyor.
Ülke ekonomisi tarım ve hayvancılığın üzerine kurulsa da, ülkenin ayakda durmasını sağlayan unsur, uranyum kaynakları .
Genele baktığınızda göze en çarpan tarım ürünleri darı , yer fıstığı , pamuk ve nehir kıyısında pirinç. Nijerya’daki gibi bolca sorgum ve darı bölgede oldukça fazla. Nehirde balıkçılık da var. Kurutulmuş balık bolca gözünüze çarpıyor.
Sudan’da sıklıkla gördüğünüz fakir Etyopyalı dilenciler gibi, Nijerya’da bolca Nijerli dilenci ile karşılaşmıştım. Fakir ile zengin arası uçurumlar bu tip fakir ülkelerde zirve yapmış durumda. Nijer, dünyanın en fakir ülkelerinden biri . Birçok bölgede başında kova ile su taşıyan kadınları görüyorsunuz. Her zaman dediğim gibi, su hemen toprağın altında , maliyeti de çok fazla değil bir kuyunun. Birkaç Türk yardım kurumu burada su çıkarılmasına vesile olmuş.
Nijerya’da, Benin’de olduğu gibi Nijer’de de tek öğün yemek gün için yetiyor . Sabah kahvaltısı yok , öğlen meyve ile , akşam yemeği ise asıl öğün . Aslında yemek kültüründe zencefil , safran ve baharat karışımlı soslu değişik etli yemekleri de var.
Et Batı Afrika’da genelde ucuz. Nijerya’dan farklı olarak etraf da bolca deve görürsünüz
Renkli kıyafetleri gördüğünüzde sadece hoş görüntünün ardında , bu kıyafetlerindeki renkler futbol takımı misali politik görüşleri simgeliyor. Gariptir ki kadınlardan çok erkekler örtünüyor bu ülkede.
Niamey yolunda ilerlediğiniz sürece oba çadırı gibi çadırları da , kimi palmiye yaprakları ile kaplı , kerpiç evleri de şehir merkezinde villaları da görmek mümkün.
Gittiğim mevsim yağmur mevsimiydi , yağmuru da ilginç bu ülkenin . Birden başlar ve şiddeti bardakdan boşalırcasına değil , kovadan boşalırcasınadır ve yağmur birden durur bir bakarsınız ki toprak birkaç dakikaya kurumuş bile.
Kuzeye giderken sayıları artan develi Tuaregler belki nüfusun yüzde 10’unu oluşturuyormuş. Deve ve at yarışlarının yapıldığı festivallerin olduğu söylendi ama ben denk gelmedim.
Ülkenin her tür imalat sektörüne ihtiyacı var, belki göze en çapanı ilaç , medikal sektörü olabilir. Elektrik problemi var çoğu yerde ,ama Nijerya’daki gibi jeneratörle desteklenmesi gerekiyor. Temizlik ürünleri imalatı ki geneli ithalat olarak yürütülüyor , nebati yağ üretimi ki fazlasıyla hammadde var , yem tesisi ki hayvancılık hakim ve profesyonel hayvancılık yapılmıyor. İşçilik çok ucuz ve bu çalışkan insanların know-how ‘a ihtiyaçları var. Etrafınızda hemen," Ben de yeni açılacak bir iş olursa çalışırım." diye göze girmeye çalışıyorlar. Mal almakdan çok üretmek istiyor bu halk artık. Geceleri bulunduğunuz bölgeye göre sokakda yalnız gezmeniz tehlikeli olabilir , hırsızlığın olduğu söyleniyor.
Uzun süreli görüşmeler , birkaç ziyaret bekler bu ülkenin iş adamları . Batı Afrika'da genel hakim yaklaşım, eliyle dokumadığı malı almamalarıdır. Misafirperverdirler. Zengin tüccarlar var, onlar Avrupa, Çin ve Hindistan pazarını görmüş ve malları tanıyorlar. Dolayısıyla görüşmelerde işadamlarımızın bu konuda hassasiyet göstermesi gerekir. 20 milyona yakın nüfuslu bu pazar değerlendirilebilirse karşılığına verebilecek bir pazar.
Afrika’nın bu izole olmuş ülkesinde kültürün kendisi bir müze. Niamey’deki müze ve müzedeki Tenere’nin yalnız ağacından geri kalanları ve fırsatınız varsa Tenere’ye de gitmenizi tavsiye ederim . Saharanın kalbinde yatan Tenere Çölü uçsuz bucaksız aynen adının anlamındaki gibi “ hiçbir şeyin olmadığı yer” . Sahara’nın ki ben gökyüzü dağları diyorum (Air Dağları) ile buluştuğu yerde Dabous’da kayaya oyulmuş biri 10.000 diğeri 5.000 yaşındaki 7-8 metre civarı zürafa kabartmaları arkeolojik bir önem içeriyor.
Artık Nijer nehri beni kaynağına bir daha götürür mü ve götürse de bu topraklardan geçirir mi bilemem , ama Nijerli dostlar çağırır arada sırada bolca beni geri….