Afrika'nın Sahte Peygamberleri

Afrika’da zaman yavaş işler ve sizde bolca beklemeli geçireceğiniz zaman içinde, eğer bir mekana kilitlendiyseniz ve bir de televizyon açıksa karşınızda uzun televizyon reklamlarına takılırsınız. Ya da yorucu bir gün sonunda otel odanızda kanalları karıştırırsınız.

Uganda’dan Nijerya’ya, Gana’da Malavi’ye bir çok yerde sıkça karşılacağınız reklamlar ve programlar şunlarla ilgilidir. Bir adam veya bir kadın bir çadırda elinde bir mikrofonla ateşli, uzun nutuklar çekerken, onu izleyenler ona dokunmak için birbiriyle yarışıyor ve nutuk veren kişi eliyle oradakilerin alnına dokununca kime dokunduysa adam ya da kadın yere yığılıyor.

Biraz daha dikkatle izliyorum. Adamın adı Pastor X (İsim vermiyorum, x yerine gelen o kadar çok isim var ki). Vaaz veriyor. Kıyametten, İsa’dan ve İncil’den bahsediyor. 15 dakikalık bazen yarım saatlik bu reklamda altta bir telefon “Arayın bizi! Siz de bize katılın! Derdinizi çözelim!” ve vaaz devam ediyor, sonunda 50 kişi yerde. Dokunduğu kişi öyle bir şifa buluyor ki bayılıyor.

Ağlayanlar, bağıranlar ‘Pastor’e ulaşmak için çıldıranlar, ‘Pastor’ konuştukça yüzlerce kişilik kalabalıkta, her düşeni yanındaki siyah takım elbiseli adamlar teker teker kenara taşıyor.

Uganda’da otel çalışanlarından, yemek yediğim restoranda çalışanlara kadar herkesin dikkatlice izlediği bu görüntüler ciddi bir şekilde takip ediliyordu. Bu kişilere “Pastor” diyorlar, İncil’den ayetler okuyarak kıyametten söz edip şifa dağıtıyorlar sözde. Aslında Pastor “Din adamı” demek. Bir çoğunun da kendilerine ait kiliseleri varmış.

Nijerya’da da benzeri görüntüler yine televizyonda denk geldi. Oradakiler daha da ilginçti. Bir tanesinde sepetli bir adam sattığı kutsanmış kağıtları yanındaki koca sepete atıyor. Birazdan sepetten bitmeyen paralar çıkıyor. Arkasından CD’sini bilmem kaç Naira’ya satıyor. Bir yanda sokakta, başındaki sepette bir şeyler satıp günü çıkarmaya çalışan halk, bir tarafta televizyonda sepetten para çıkaran bir adam. Konudan bahsettiğim Nijeryalılardan bazıları adamın CD’sini çıkarıp gösterdikten sonra, bir işe yaramadığını söylediler.

Her yılbaşı öncesi bu sahte peygamberler yeni yılla ilgili olarak televizyonlarda kehanetlerde bulunuyor, eğer kehanetleri yerine geliyorsa popülariteleri artıyor. Nijerya’da bu sahte peygamberler kendilerini ‘Mens of God’(Tanrının Adamları) diye adlandırıyor.
Seyahatlerimde karşılaştığım insanlarla sohbetlerimde bu tip insanlardan şifa bulduğunu söyleyenlerle de karşılaştım.

Ama şu kesin ki geleceğe umutla bakan bu saf insanlara umut satmak bu kadar ulu orta yapılıyor. Bir taraftan misyonerliğin hakim olduğu bu ülkelerde, bu sahte din adamları, şarlatanlar bütün dinlerin temel sorunu. Herkes durumdan muzdarip ama yasalar buna müsait. Aslında Afrika ülkelerinde ekonominin en aktif olduğu sektör belki de din. Kalabalıkları arkalarına takanlar politikacı oluyor.

Mesela Gana’da kilise sayısı gün geçtikçe artıyor. Bunun ardındaki hikaye gücün, paranın ve politikanın dini kullanması. Bir sohbetimde Afrikalı akademisyen bir arkadaşa “Nedir bu konu?” dediğimde o da başka bir hikaye anlattı. Tanıdığı biri hastalığına hastanede şifa bulamamış ve devamında kendini bu sahte peygamber olarak tanıtan adama gitmiş. 1000$ istemişler. Ama bu parayı ödünç aldıklarını ve devamında 30 kişi getirirse o zaman parayı geri alabileceğini, bu arada şifasını bulup bulmayacağını Tanrı’dan soracağını belirtmiş. Arkadaş ikna olmamış ya da para fazla gelmiş; ama bu sahte peygambere ikna olmuş yeterince insan olmalı ki Nijerya’nın en zengin rahibiymiş. Aklıma bir zamanlar popüler Titan zinciri geldi. Yöntemler değişse de konular bir şekilde aynı.

Aslında Dünyanın birçok yerinde bunun benzeri durumlar var, belki el altından yapılıyor, ama Afrika’daki fazla aleni ve fazla abartılmış durumda. Eğer arkasındaki faktörlere bakarsak belki Afrika tarihi ve kültürünün izleri: ruhlar, sangomanlar, juju (vudu), iyi şans-kötü şans batıl inançlarının gelenekler üzerinde gelmesi bunu tetikliyor olabilir. Mesela, Sangomanlar şeflerden aldığı yetkiyle insan kemiklerinden geleceği okuyarak hukuki anlaşmazlıklara çözüm buluyormuş ve ayrıca gelecekten haber vererek, talihsizliklerin manevi nedenlerini belirterek bir nevi falcılık yapıyormuş.

Belki çaresizlik, umutsuzluk insanları böyle tuhaf yollara yönlendiriyor. Hele birde kalabalık bir grubun içinde motive de olunca. Çözüm ararken kurban olan insanlar. Ama en önemli faktör yoksulluk ve cahillik içinde hızlı mucizeler bekleyen insanlar. İşin içine girmeden yorum yapmak zor.

Öte yanda da Afrika’nın iç köylerinde şifacılarla karşılaştım. Adını bile bilmediğim otlarla yaptıkları ilaçlar ile atalarından gelen bilgileri uygulayanlar, hatta bu şifacıları araştırmak için Amerika’dan gelmiş bilim adamları. Ama peygamber falan olduklarını da iddia etmiyorlardı.
Afrika pek çok açıdan farklı bir kıta; uç noktaları bir arada ulaşıp görebileceğiniz yegane yerlerden biri.