Siyah Firavunların Ülkesi Sudan
Sudan’a bölünmeden önce ve sonrasın da seyahatlerim oldu. Seyahatlerim birer haftadan uzun oldu dolayısıyla sevdiğim bu ülkede bir ucundan diğer ucuna giderek yeterince vakit geçirdim. Sudan’da kapıda vize uygulaması var. Vize tek giriş için biraz yüksek ayrıca üç günden fazla kalıyorsanız, Sudan Emniyetinden uzatma farkı ödeyerek işlem yaptırıyorsunuz.
Hartum havalimanı biraz hareketli ve dağınık bir havalimanı, iki seferinde de valiz problemi yaşadım artık şansıma mıdır bilemiyorum, birinde valiz zaten ordaymış 3 gün, ikincisinde de valiz 3 günlük gezintiden sonra geldi. İç hatları da başka yazımda detaylı anlattığım bir hadise yüzünden denemedim. Ülke sakin, insanları ılımlı ve Türkleri seviyor ve yeterince Türk de ülkede ikame ediyor. Ülkenin bölünmesinin asıl sebebi petrol ve altın, Çin ile Amerikalıların arasında üleşme olarak görüyorum ve bu konuyu ayrıca uzunca yazacağım.
Sudan adı Arapçadan geliyor. “Bilad-es Südan” Siyah insanların ülkesi anlamında. Batı ve Orta Afrika bölgesi insanlarına da Arapça “Sahel” insanları deniyor. Ülke toprak bakımından 2011 yılında bölünmeden önce Afrika’nın en büyük ülkesiydi, bölündükten sonra Cezayir en büyük ülke olmuştur. Nüfus 30 milyon üzerinde. Sadece Hartum’un nüfusu Omdurman’la birlikte 5 milyonu geçmiş. Genelde halk şehirlere ve Nil Nehri boyunca yoğunlaşmış. Güneyden Kuzeye doğru giderken yol boyunca göçebelere de rastlıyorsunuz.
Sudan güneyde Imatong dağları, Çad sınırında Morra dağına, Kızıldeniz tarafında sıradağlara kadar geniş bir ovalıktır. Kuzeyde Nübya çölü vardır. Nübya çölü Habub denilen çöl rüzgarları meşhurdur. Bir keresinde küçük bir tanesine denk gelmiştim. Mumya filmindeki yerden kalkan toz bulutlarına benziyor. Uçsuz bucaksız çölde bir tek ağaca bile rastlayamıyorsunuz uçan çalılardan başka. Sudan’ın ortasında Nuba dağı geniş ovadaki tek yükseltidir. Sudan’ın kuzeyi çöl, Nil boyu ve bugünkü güney Sudan yeşillik ve verimli alanlardır. Uganda’dan gelen Beyaz Nil, Etyopya’dan giren Mavi Nil Sudan’da birleşerek Büyük Nil’i oluşturur. Nil burada büyük bir dirsek yaparak Mısır’a girer. Bu dirseği Hartum’da yaparak kuzeye akar. Hartum ismi de “Fil Hortumu” anlamından gelmektedir. Nil güney yarım küreden doğup, kuzey yarım kürede dökülen tek nehirdir. Bu fizik kurallarına ve dünyanın çekim kanununa aykırı bir durumdur, belki de Nil’i kutsallaştıran budur.
Sudan’ın doğuda Kızıldeniz’e kıyısı olması Sudan’a çok büyük avantaj sağlamaktadır. Deniz ticareti şehri İngilizlerin 1900 yıllarda Suakin’in kullanılamamasından dolayı kurulan Port Sudan’dan yapılmaktadır. Hartum ve Omdurman şehirleri neredeyse birleşmiştir. Omdurman yalnız Sudan’ın değil kuzey-doğu Afrika’nın en önemli ticaret şehirleri arasındadır.
İnsanların ten renkleri güneyden kuzeye gittikçe açılır. Halkın %70’i Araplardan oluşuyor. Nubyanlar, Zaghavalar da diğer etnik gruplar ve birçok etnik grupta var. Halk genelde Etiyopyalıları ve Mısırlıları sevmiyor. Bir keresinde bir görüşme için bir firmaya ziyaretim sırasında bayan sekreter bizi beklemeye almıştı. Beklerken yanımda ki arkadaşla konuşurken kızın Etiyopyalılara benzediğini belirttiğimde kız bizi duydu ve ağlamaya başladı. Farkında olmadan kırdığım potu zor toparladım. Bu konuda dikkatli olmak gerekiyor.
Genel konuşulan dil Arapçadır. Arapça da etnik ve bölgesel değişiklik gösteriyor. Yerli dillerden kuzeyde Nübyece konuşulur.
Kültüre baktığınızda geleneksel törenleri, özellikle Sudan düğünleri meşhurdur. Günlerce sürüyor ve çok önem veriyorlar. Diğer yazımda Sudan düğünlerini biraz anlatacağım.
Yemek konusunda aç kalmazsınız, her kalite de yemek yiyebileceğiniz yer bulunmakta. Et yemeği seviyorlar, özellikle keçi eti. Misafir karşıladıklarında hemen bir mangal yakılır etler doğranır, iş görüşmesini mangal başında yaparsanız pek şaşırmayın. Ayrıca Hartum’da güzel balık yiyebileceğiniz yerler de var. Hartum merkezde Türklerin yaptığı Afra Alışveriş merkezi üst katında Türk restoranları var. Geleneksel yemeklerde de “fuul” dedikleri fasulyeden yapılan fava meşhur.
Sokaklarda çay satan açık küçük tabureli kahvehaneler, bir kadın size anında bir çay demliyor. Nil nehri boyunca da bu kahvelere rastlayabilir, nargile içebilirsiniz.
İlginç şeylerden biri de değişik Afrika ülkelerinde karşılaştığım ilginç selamlamalar ve vücut hareketleri. Bir keresinde bir pizzacıya gittim. McDonalds burada da yok. Amerikalıları geçmişin izlerinden dolayı pek sevmiyorlar. Güzel bir mekandı, hoş bir garson benden siparişimi aldı, tekrar teyit için tekrarlattıktan sonra, kız iki elini kullanarak bir elini diğer elinin üzerine yapıştırdı. Şaşkınlığımı saklayamadan yanımdakine dönüp ne yapıyor bu kız dedim. Yanımdaki arkadaş “OK” anlamında tamam diyor dedi. Amerikalıların bıraktığı hediyelerden biridir belki de kültürel olarak. Başka ilginç bir şey de şehir içi ulaşımda kullandığım toplu taşıma minibüsleriydi. Dolmuşlarda ayakta yolcu alınmıyor, her taraftan bir koltuk çıkarak tam kapasite çalışan dolmuşlarda inmek isteyen alkış vuruyor seslenmek yerine. Bunun gibi onlarca sizi gülümsetecek şeye tanık olabiliyorsunuz.
Kısa mesafe ulaşımlarda Tuk-Tuk diye adlandırılan üç tekerli rengarenk motorlar biraz hızlanınca neredeyse havalanacağınız hissi vererek başta sizi korkutsa da zamanla alışıyorsunuz.
Değişen modern şehir yapılanması yanında geleneksel evler bizim eski köy evlerimize benziyor. Evlerin dışında bir bahçeye sahip misafir evleri var. Misafirler genelde burada ağırlanıyor. Ağırlıklı ticaretle uğraşanlara şehirlerarası seyahatlerde oteller yerine bu şekilde ağırlıyor. Bu geçmişten gelen bir gelenek sanırım. Elektrik sisteminde kontürlü saatler dikkatimi çekmişti. Dışarıdan aldığınız kontürü dijital saate giriyorsunuz.
Halkın %90’ı Müslümanlardan oluşuyor. Müslümanların çoğu Sünni ve Sünnilerde Şafi yada Malikidir. Hristiyanlar da genelde güneyde bulunmakta.
Kısa tarihine bakarsak Sudan, M.Ö.4000 yıllarına kadar dayanan tarihi Mısır firavunlarının Mısırı fethi ile başlıyor. Zamanla M.Ö.1000 yıllarında bugünkü Nübya, Mısırlıların Kuşi ülkesi adını verdikleri krallık kuruluyor. Sonra bu kral, Mısır’a saldırıyor ve Mısır’ı ele geçirerek burada 25.Sülaleyi kuruyor. M.S.6. yüzyılda Sudan’a hükmeden krallar Hristiyanlığı benimsemiş. Fakat daha sonra ülkede Müslümanlık yayılıyor. 1820’de Mısır hidivi Kavalah Mehmet Ali Paşa Sudan’ın fethine girişir. Oğlu İsmail 1820’de Dangola’yı , 1821’de de o zamanki başkent Sennar’ı işgal ediyor. 1823’de Hartum kuruluyor ve İslamiyet asıl bundan sonra yayılıyor. 1899’da Sudan’da hakimiyet İngilizlerin eline geçiyor ve Sudan-Mısır arası iktisadi birlik kuruluyor. Mısır Sudan üzerine hak iddaa etmeye başlayınca, 1948’de İngilizlerin öncülüğünde Anayasa ile Sudan Meclisi kurulmuş. 1951’de Mısır Kralı Faruk aynı zamanda Sudan kralı oluyor. 1956’da Sudan bağımsız bir Cumhuriyet oluyor. 1958’de Umma partisi iktidarı alıyor. 1966’da çıkan kargaşalar iktidarı deviriyor. 1969’da kansız bir darbe ile Sudan Demokratik Cumhuriyeti oluyor. Arada birkaç darbe sonra uzun bir süre Omar el-Bassir Cumhurbaşkanı. Son 10 yılın en şiddetli çatışmalarından biri yüz binlerce insanın öldüğü 2003 de başlayan Darfur’dur. Uzun süre süren bu çatışmalarda yerli kabileler “Toro Boro” ile hükümet destekli milis güçleri “jonjavidler”-cin süvarileri esas sebebin petrol olduğu büyük bir soykırım yapmıştır.
Sudanı gelişen bir ekonomi olmasının en büyük nedeni petrol kaynaklarıdır. 1979’da petrol bulunuyor. Abu Jabra’da Amerikan şirketi kurulmuş ilk olarak. Sudan ikiye bölündükten sonra petrol kaynaklarının %80’i güney sudan’da kalmıştır. Petrol Sudan’ın en büyük ihracat kalemini oluşturur. Petrol boru hattı ise güney Sudandan Kızıldeniz limanı Port Sudan‘a gitmektedir. Çin Petrol rafinerilerinin %40’ına sahiptir. Ayrıca Çin Telekomünikasyon gibi güçlü konularda da hakimiyette.
Madencilik konusu ülkenin kayda değer ihracatını oluşturuyor. En çok konuşulan altın üç bölgede devlet kontrolünde çıkarılıyor. En eski maden olan Hassai, Hartum’un 50 km kuzeydoğusunda, diğer bölgelerden biri Nuba Dağlarını doğusu ki bu bölgeden manyetik alandan uçak bile uçamaz, üçüncü bölge ise Mavi Nil’in kuzey kısmıdır. Meroe Krallığı zamanında ve Nubia Krallığı zamanında altın çıkarılıyormuş. “Neb” Nubian dilinde “ altın “demekmiş. Hatta İngilizler bu ülkeyi “metallerin ülkesi” olarak anıyormuş. Yine Nuba Dağlarında ve Ignessana Tepelerinde Kromit, Kızıl deniz kıyısında Kobalt ve Nikel, Nuba’nın doğusunda Kuoun Dağı ve Lauro Dağında da fosfat ve ayrıca uranyum 203 çıkarılmakta. Ayrıca Halfa Vadisi’nde granit ve Hartum ve Nil’in güneyinde potasyum ve alüminyum silikat içeren kaolin çıkarılmakta.
Halkın %80’i tarımla kazanç sağlıyor. Türkiye’nin iki katı büyüklüğünde sulanabilir verimli tarım arazisine sahip. Avusturalya ve Kanada’dan sonra dünyanın üçüncü tarıma elverişli ülkesi. Tarım’da susam, darı, yerfıstığı, buğday, hintyağı ekiliyor, güneyde tütün, şekerkamışı, pirinç ve kahve ekimi var. Hayvancılık sektörü de Sudan’da önemli bir pazar.
Nil’den uzaklaştıkça yerleşik bölgelerde su problemi var, oysa ki ufak sondajlarla suya ulaşmak mümkün. Ama kadınlar saatlerce uzaktan sabahın erken saatlerinde su almaya giderken karşılaşabilirsiniz.
Merove‘de bir baraj bulunmakta. Sudan anlaşmalar gereği Nil üzerine baraj yapmak için Mısır’dan izin almak zorunda. Nil’in debisi Mısır tarafından devamlı ölçülmekte ve Nil savaş sebebi olacak derecede iki ülke arasında önemli. Enerji sıkıntısı yok, önemli olan enerjinin size ulaşmış olması. Güneyde biraz enerji sıkıntısı var ve aynı zamanda internette de problem var.
Genel sektöre baktığınızda Türk müteahitlerin tercihi olabilecek bir ülke. Yalnız rüşvetin ve işlerin yavaş gidişatına sabır ister. Dekorasyon, mobilya, su sondajı, kapı, pencere imalatı ve yapı malzemeleri konusunda Türk firmalar bulunmakta. Geçmişte bu konuda sabır gösteremeyen Türklerden sıkıntı çekenler olmuş. Ülkede çok fazla Türk var. Ama inşaat sektörü, yollar, alt yapı işleri konusunda çok iş var. Bürokrasi ciddi yavaş işliyor. Devlet destekleri iki ülke arası anlaşmalar vs. gayet iyi.
Yan sektör yapı malzemeleri ise nakitin dönüş hızı konusunda daha tercih sebebi olabilir. Tarım sektöründe yan sanayi geliştirici ekipman, gıda sektöründe ambalajlama, meyve işleme, konsantre üretme konusunda tesisler önü açık sektörler. Hayvan ürünlerinde kesimhane azlığı, hayvanların kesime Suudi Arabistan’a gönderilmesi göz önüne alındığında, bu sektöre de ekipman, soğuk oda gibi sektörlerde açıklık bulunmakta. Hava sıcaklığının 50 derecenin üstüne çıktığı düşünülürse yeterince soğuk oda bulunmaması dikkat çekicidir. Demir çelik sektöründe 20 civarı küçük büyük haddehane bulunmasına rağmen yedek parça imalatı konusunda büyük açık vardır. Sağlık hizmetlerine gelince, medikal ürün, hastane gibi yatırımlarda karşılığını alabileceğiniz güzel sektörler. Bunları kuzey-güney diye ayırmadan bir bütün olarak görerek söylüyorum, tabii ki sanayi yolları üzerin de yapacağınız işe göre yer tercih edeceksiniz.
Ülkede Giad isimli Otomobil üretimi yapan bir fabrika var. Hyundai ve diğer markaları da üretiyor sanırım. Ülkede genelde Hyundai otomobil hakim.
Ülkenin genel ihracatına bakarsanız Çin, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kanada, İthalatta ise Çin, Japonya ve Suudi Arabistan gözüküyor. Genel ihracat kalemlerini petrol, mineral, kıymetli taş, büyükbaş hayvan ve yağlı tohum oluşturuyor. İthalat kaleminde ise motorlu taşıt, traktör, motosiklet, bisiklet ve yedek parça gözüküyor.
Görülecek yer olarak Hartum kuzeyinde Meroe Piramitleri, biraz daha ilerisinde Gebel Barkal, Kerma Arkeolojik bölgesi, eski Dongola, Hartum’daki camiler gezebildiklerim. Hepsini göremesem de söylenenlere göre Sudan’da Mısır’dan fazla tarihi yapı ve piramit olduğu. Hartum’da Nil caddesi üzerinde Nil kıyısında gezi alanları ve parklar güzel vakit geçirilecek bir yer. Ayrıca Sudan Devlet Başkanının, Çin hükümetinin hibesi ile Mavi Nil boyunda yaptırdığı yeni sarayı da görebilirsiniz.
Sudan için yazılacak elbet çok şey var. Mütevazi bu sıcak ülkenin sıcak insanlarının en sevdiğim yanı mütevazi oluşları ve insanlıklarını kaybetmemiş olmaları. Aklımda kalan güzel dansları ve Nancy Ajaj şarkıları ile kültürü özetleyen güzel atasözü.“Eğer yürüyebiliyorsan, o zaman dans edebilirsin; Konuşabiliyorsan, şarkı da söyleyebilirsin”
afrikadanismani.com