Pahalı Gübre, Afrika’da Yeşil bir Devrimi Engelliyor (Uganda Örneği)
Sahra altı çiftçiler toprağın veriminden mahrum kalıyorlar çünkü besin maddesi tükenen toprağı yenilemek için kimyasal yolları uygulayamıyorlar.
Uganda örneğini referans alırsak, Kampala’daki “Konteyner Köyü”, Uganda’nın ana tarımsal ticaret merkezidir.
Küresel anlamda kuzey yarımküre ve Asya’daki muadillerin aksine, Sahra altı birçok çiftçi Afrika’da kimyevi gübreye güveniyor. Fakat organik alternatifler talepleri karşılayamıyorlar.
Eurostat’a göre, Avrupa’da organik tarım tüm arazilerin yalnızca %5,4’ünü oluşturuyor. Gıda ve Tarım Örgütü verileri küresel tarım arazilerinin %1’den azında organik yöntemlerle çiftçilik yapıldığını göstermektedir.
Organik gübre Afrika’nın can çekişen, paslı kırmızı topraklarını tazelemek için yardımcı olabilir, ancak yeterli miktarlarda gübre üretmek için yeterli arazi yoktur. Bir inek yılda yaklaşık 15 kg azot üretebilir. Sağlıklı bir mısır ürününün hektar başına 100 kg azota ihtiyacı vardır.
Gübre bitkilerin büyümek için ihtiyaç duyduğu tüm besinleri içermez. Ortalama olarak, Afrika’daki çiftçiler yaklaşık bir hektardan 1 ton mısır hasat yaparken, Amerikalı muadiller 12 ton hasat yaparlar.
Sahra altı Afrika, dünyada tohum ve gübre oranının en az kullanıldığı bölge olarak değerlendirilir. En azından gübre kullananlar arasında az da olsa Ugandalı çiftçiler vardır.
Değişen iklim ve patlayan nüfus, Afrika’nın aşırı işlenmiş topraklarında daha fazla talep doğuracaktır.
Afrikalı çiftçiler bazen kimyasal gübre kullanmaktadır ancak maliyetler yüzünden sürekli kimyasal gübre alamıyorlar.
Bir gübre torbası, Ugandalı çiftçilere çoğu zaman 40 pound veya daha üzerine mal olabiliyor. Bu Amerikalı ya da Avrupalı meslektaşları tarafından ödenen rakamın neredeyse 2 katına eşittir. Kimyasal gübre genellikle yurtdışında üretildiğinden, ekstra masrafın çoğu ithalat ve nakliye ücretlerinden kaynaklanmaktadır. Bazı ekonomistlere göre, uluslararası gübre şirketlerinin bazı Afrika ülkelerini daha zengin ülkelere verilen fiyatlardan daha yüksek fiyatlar yansıtarak pazarı manipüle ettiği iddaa ediliyor.
Uganda Kampala’nın kalabalık konteyner köyünü referans aldığımızda Ugandalı gübre satıcıları gübre almaya Kenya’ya karayolu ile giderler. Bu seyahat masrafı da maliyetlere yansır. Kenya Mombasa’dan 50 kg fosfat gübresinin Kampala’ya taşınması için yakıt, ithalat ve yükleme masraflarının gübre ücretlerine yansıması 4,6 pound civarındadır. Ana dağıtım merkezinden genelde 200 km uzaktaki köylerdeki alıcılara gübrenin ulaştırılması için bu rakamlara bir 14 pound daha eklerseniz çiftçinin neyle karşı karşıya kaldığını net bir şekilde görebilirsiniz.
Uganda’nın 1800 metresindeki Elgon Dağındaki 1 dönümlük kayalık arazide fasulye, lahana ve mısır yetiştirerek 10 çocuğuna bakan ve çocuklarının okul ücretlerini karşılayan bir çiftçiyi düşündüğünüzde başarısını sınırlı gübre ile adlandırmak yeterli değildir, bunun adı azimdir.
Yaklaşık 20 yıl önce Uganda’nın kamu tarafından finanse edilen Ulusal Tarım Araştırma Örgütü gübrenin nasıl çalıştığını çiftçilere göstermişti. Bu konuda kural, gübreyi sunduktan sonra geri dönemezsiniz.
Kenya’ya yakın bölgelerde diğer bölgelere nazaran gübre oldukça ucuz. Bu durumda Ugandalı çiftçiler gübreyi temin etmek için sınırı geçiyor. Ancak yinede önerilen miktarları almak için maddi güçleri yetmiyor.
Genel anlamda Ugandalı çiftçiler gübre için yüksek ithalat maliyetlerinden dolayı acı çekiyorlar, çünkü ülkeleri karaya oturmuş durumda.
Gübrenin maliyetinin düşürülmesi çiftçileri daha fazla gübre kullanmaya teşvik edebilir. Malavi ve Rvanda sübvansiyon konusunda oldukça başarı göstermiştir.
Fakat bunlar tartışılabilir. Dünya Bankası sübvansiyonların genellikle yoksul çiftçilerden çok zengin çiftçilere fayda sağladığını belirtmektedir.
FAO gibi örgütler çiftçileri daha yeşil çözümlerle toprağı gübrelemek için ağaç yetiştirmeye ve baklagiller yetiştirmeye yönelik bastırıyorlar. Ancak uzmanların çoğu Afrika’nın yeşil devriminin kimyasal gübre olmadan çiçek açmayacağını söylüyor.
Baklagilleri kullanmak, toprağı gübrelemeye yardımcı olmak için mükemmel bir yoldur ancak kendi başına sistemin organik olarak devam ettirilmesi için yeterli olmaz.
Afrika tarım canlandırıcı süreci konvansiyonel ve alternatif yaklaşımlara dayalı olmalıdır. Afrika’nın yeşil devrimi (AGRA) gıda güvenliğini artırmak için çalışan bir sivil toplum örgütüdür ve toprağın sağlığı için bir program işletmektedir.
Toprağın sağlığının iyileştirilmesi kimyasal gübrelerden çok daha önemlidir.
Gübreler olmaksızın Afrika topraklarındaki besinin boşaltılması önümüzdeki 20 yıl boyunca kıtadaki gıda güvenliği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır, çiftçiler ailelerini beslemek için giderek daha fazla mücadele edeceklerdir.
Afrika sadece organik gübreleri kullanarak ekinler yetiştirdiğini söylemek yanlış bir düşüncedir Günümüzde dünyanın geri kalanı gübre kullanıyor. Kimyasal gübre, Afrika’nın çiftliklerini başlatmaya yardımcı olabilir ve tarımsal verim arttıkça ekstra ekin artıklarını organik gübre olarak kullanabilir ve böylece kimyasal gübreye olan bağımlılıkları azalabilir.
Organik yaklaşımlar uzun vadede daha sürdürebilirdir ancak kimyasal gübre kullanımını Afrika’da Batı’da ve Asya’da çevre sorunlarına neden olan seviyelere gelmesi pek olası değildir. Gübre olmaksızın Nijer dahil bazı savunmasız ülkeler, artan nüfusları ile önümüzdeki üç yılda açlıkla karşı karşıya kalmaya başlayacaktır.